Çocuk iki yaşını doldurmaya başlayınca kim bakıyor olursa olsun evdeki bakımın artık yetmediği gözlenir.
Ev bakımının yetmediğini nasıl anlarız? Beslenme dengeleri daha da sıkıntılı olur. İştahsızsa iyice iştahsızlaşır. İştahlıysa abur – cubur yemeleri artar. Bazıları kabına sığmaz olur. İstekleri, kaprisleri artar. Birlikte olduğu yetişkinleri arkadaşlarıyla yapmak istediği şeyleri yapmaya zorlar.Ailelerin deyimiyle başa çıkılması güç hale gelir. Bazılarında ise eve dönüklük artar. Başka çocukların olduğu ortamları istemez, başka çocukların olduğu ortamlarda bulunması gerektiğinde huzursuzdur. Sürekli yetişkinle baş başa kalmayı arzular. Davranışları yaşından ya daha küçük ya da daha büyük biriymiş gibi izlenim verir. Bunlar ya da benzeri başka davranışları çocuğun anaokulu yaşı geldiğinin göstergesidir. Çocuk bize bu davranışlarıyla ‘artık arkadaşlarımla olma zamanım geldi ’ demektedir.
Ayrıca bilimsel veriler de 2 yaşından sonra çocuğun grup ortamına girmesi gerektiğini, arkadaşlarıyla serbest ya da yapılandırılmış oyun ve eğitimle kazanacaklarının başka türlü edinilemeyeceğini gösterir. Pek çok gelişmiş ülkede bakım hizmetiyle birlikte eğitim boyutu da ön planda düşünülerek okul öncesi eğitim zorunlu tutulmuştur
İster eğitim, ister bakım hangi nedenle olursa olsun çocuğunuzu anaokuluna başlatmayı yaşamın doğal bir süreci olarak düşünmelisiniz.
Büyümek bir anlamda giderek çeşitlenen ayrılık ve başlangıçlara alışıp etkin uyum sağlamadır. Doğumla başlayan bu süreç yaşam boyu devam eder. Etkin uyum sağlama, çocuklarımıza sağlıklı, bağımsız yetişkinler olabilme yolunu açacaktır. Bu yeni yaşantıyla çocuğumuza çözmesini istediğimiz yeni bir problem sunmuş oluyoruz. Böyle problemleri yaşatmanın peki ne gibi yararları vardır birlikte bakalım .
1) Bu problemler ‘duygusal aşı’ niteliğindedir. Yaşına uygun bu tür deneyimler ileri yaşamda daha büyük zorluklarla başa çıkmada aşı görevi görürler.
2) Yaratıcılığı geliştirir.
3) Genel anlamda bakış açısının genişlemesini sağlayıp esneklik kazandırırlar.
4) Kendilerine güven duymayı, duydukları güveni sınama, geliştirme fırsatı bulurlar.
5) Bireysel sınırlarını, başkalarının sınırlarını tanıma ve öğrenmede uygun ortam bulmuş olurlar.
6) Her alanda gelişmenin en hızlı olduğu okul öncesinde yaşına uygun eğitim alması sağlanarak ‘kritik dönemler’ dediğimiz dönemler atlanmamış olur. (Kritik dönem: İçinde bulunulan yaşın öğrenilmesi gereken bilgiye en uygun ve hazır olunan dönemdir)
7) Grup içinde dikkatini toplama, yeni bilgiler edinme becerisi kazanırlar.
8) Farklılıkları görüp tanırlar. Onlarla birlikte olmayı ve kendi ‘ben’lerinin farkında olmayı öğrenirler.
9) İyi bir okul ortamında olumlu benlik kazanmaları pekiştirilir, bazen de sağlanır.
Tüm bu yararlarını bilip anaokuluna başlatma kararı verdikten sonra ‘Hangi okul ya da kreş?’ sorusu yanıtlanmayı bekler. Ana – babadan birinin kurumuna ait kreş ya da anaokulu, ailenin ekonomik durumuna uyan, eve ya da işyerine ait özel bir kurum tercih nedeni olabilir. Başkalarının deneyim tanışıklık ve benzeri başka nedenlerle önerileri ya da son günlerin popüler görünen bir anlamda moda olan eğitim sistemini uyguladığını düşünülen bir kurum da tercih edilebilir.
Öncelikle anne – babanın yapması gereken çocuğu anaokuluna verme kararını gözden geçirerek, kısa süre sonra vazgeçeceği kararlar vermemek olmalıdır. Yani, doğru yaptığından baştan emin olmalıdır.
Duygusal ve düşünsel olarak ‘Neden başkası değil de bu kurum? sorusunun yanıtı netleştikten sonra çocuğunuza kararınızı açıklamalısınız.
Unutulmamalı ki, 0-6 yaş arasındaki hatta ilkokula başlama yaşındaki bir çocuk okula başlayıp başlamama ya da hangi okula başlayacakları kararını verebilme sorumluluğunu üstlenemezler. Bu nedenlerle çocuğunuza ‘Okula gitmek ister misin?’, ‘Hangi okula gitmek istersin?’ gibi sorular sormamalısınız. Eğer çocuğun seçimi sizin istediğiniz yönde olmazsa yine de istediğini yapabilecek misiniz?
Onunla konuşurken bu dönemin alışma dönemi olduğunu bazen zorlanabileceğini mümkünse kendi yaşantınızdan örnekler vererek yalın bir şekilde anlatmanız hem aranızdaki bağı güçlendirir, hem de alışmasını kolaylaştırır.
Kurumumuz olarak tüm bu verilerden yola çıkarak çocuklara en iyi nasıl verimli olabiliriz? Akranlarıyla kaliteli vakit nasıl geçirmesini sağlama yönünde ilerleyebiliriz gibi bir cok konunun üzerinde duruyoruz. Gerek tecrübelerimiz ile gerek yeni deneyimler kazanarak uzun yıllardır başarıyla anaokulu kademesi olarak ilerlemekteyiz. Sağlanan bu güvenin karşılıklı olması, kurumumuz olarak bizleri mutlu etmek ile beraber daha da ileriye götürme yolunda adım adım ilerletiyor.
Çünkü YENİ BAŞLANGIÇLAR HER ZAMAN İÇİN ÖNEMLİDİR.SEVGİ İLE BÜYÜYEN DALLARIN YENİ BAŞLANGIÇLAR İLE SÜRÜP GİTMESİNİ DİLERİM. SEVGİLERİMLE